1 Eylül 2008 Pazartesi
Gitmen Gerek Bu Şehirden
Skibbe üzerine ilk yazıyı Steaua ile oynanan ilk maç sonrası yazmıştık bir şeylerin değişeceğini umarak ama görüyoruz ki her şey daha da kötüye gidiyor. Skibbe zaten ilk yanlışını doğmamış çocuğa don biçerek yaptı , ben 4-5-1 modern anlamıyla 4-2-3-1 oynayacağım dedi ve oradan bir adım ileri gidemedi.
Aslında Kayseri maçına 4-2-3-1 ile başlaması gayet mantıklıydı çünkü zor bir deplasman rakibi ilk yarıda tartıp ona göre şablonu değiştireceğini düşündük ama yine öyle olmadı , iki hafta önce tek farklı mağlup edip kupa kazandığı rakibinden alınan beraberliğe epey bir sevindi , zaten bir puana da ne kadar razı olduğu belli olmuştu.
Elinde olacak kadroyu bilmeden ve Türkiye Ligi şartlarına tam hakim olmadan böyle bir açıklama bu günlerin geleceğinin habercisiydi çünkü önemli güç farklılıklarının olduğu bu ligde tek forvet oynarsanız diğer takımların ekmeğine yağ sürersiniz ve o aldığınız beraberlikler size şampiyonluğu kaybettirir , geçen sene Fenerbahçe bu sıkıntıyı çok yaşadı.
İlk önce şu mantığı değiştirmesi lazım burası Almanya değil ve başında olduğu takımda Leverkusen değil hani Leverkusen için Stuttgart veya Berlin deplasmanında alınan puan çok önemli olabilir ama Galatasaray için çark bu şekilde işlemez. Skor için söylenecek bir şey yok tabi Kayseri zor deplasmanlardan sadece biri fakat maç içninde de bir teknik direktör maçı kazanmak için hiçbir şey yapmıyorsa onun orada durmasının sebebi tartışılır hale gelir elbet. Maçın sonunda da yapılan o zafer hareketleri oldukça anlamsız gözüküyor sanki Steaua deplasmanından zaferle ayrılmış gibi. Bir de orada turu atlasa neler yapacaktı kim bilir.
Dediğimiz gibi Kayseri'den alınan bir puan fena değil ama takımda bir sürü yanlışlar var bunun yanında iyi futbol lafını kullanamıyoruz bile , bugüne kadar iki Steaua , iki Kayseri ve Denizli maçlarını yaşadık Kayseri kupa maçının ikinci yarısı dışında göz dolduran bir şey yok. Buna ek olarak pozisyonsuz biten maçlar var bu da sorunun büyük olduğunu gösteriyor , şu kurulan takımın pozisyona giremeden maç bitirmesi için bahis mafyasıyla işbirliği yapmış olması lazım.
Gelelim Kayseri maçının ikinci yarısına rakip zaten bir puana razı geriye çekilmiş, fazla da atak yapamıyor ve bir sürü önemli oyuncusu kadrosunda yer almıyor olanlarda formsuz durumda ve oyundan Ümit Karan çıkıyor yerine Milan Baros giriyor. Maçı izleyenler ateş püskürdü zaten bu değişikliğe bu kadar oyunu yarı alana yığarken ve tek sıkıntı pozisyona girememekken böyle bir değişikliği anca İstanbul'a gelmiş bir Anadolu takımı yapardı.
Milan Baros'tan tek başına ne bekliyordu acaba anlamak mümkün değil zaten Çek oyuncunun en büyük sorunlarından biri tek başına fazla etkin olamaması bir nevi Kezman'ın yaşadığı sıkıntılar. Bir başka konuda De Sanctis konusu tabi. Hazır değil diye röportajlar verildi ama bir de baktık ki sadece dört gün sonra kalede İtalyan kaleci vardı hem de Lippi onu milli takıma çağırmıştı.
Maçtan sonra oyundan memnun olduğunu belirtmesi de ilginç bir durumdu. Pozisyona giremeyen takımı De Sanctis yardımıyla puan alınca sevinç çığlıkları da atabilirdi aslında. Çok sevdiği Lincoln'ü de oynatmaması baştan beri yanlışlar içinde olduğunun göstergesi ya da o beğendiği oyunda şişirme toplarla Lincoln'ü buluşturmaya çalışacaktı. Steaua maçında yaptığı gibi arkaya sektirtecek topları kim alırsa alsın farketmez diyecekti abartı değil gerçek bir durum bu , herhalde Hakan Şükür'ün gitmesine ve Zigic'in gelmemesine epey üzülmüştür.
Burada sırf Skibbe'ye de yüklenmek olmaz onun yardımcısı olan ama sadece sıfat olarak bunu taşıyan Ümit Davala'da işin içine hiç girmiyor , Alman teknik adama yardımcı olması gereken takımları tanıtması ve çok eksiği olduğunu söylemesi gerekirken kenarda '' beleş maç var seyredeyim bari '' diye saha kenarında bakınıyor.
Birinin anlatması lazım Skibbe'ye üç büyükler için deplasmanlarda oyun rakip sahaya yıkıldığı ve rakip hapsolduğu zaman ikinci forvet alınır , baskı daha da arttırılır hele içeri de oynanan maçlarda bu neredeyse kural gibi bir durum . Denizli maçında bile bunun sıkıntıları görüldü , Balta o golü atmasa yine bir beraberlik alınacaktı Denizli kazanabilirdi diyemiyorum çünkü Roberts dışında kaliteli bir isim görülmüyordu yeşil siyahlılarda.
İşin özü yönetim de yaptığı yanlışın farkına vardı ama işi işten geçti 5.5 milyon euro ayak bastı parası kaçtı ve sarı kırmızıların itibarı daha da zedelendi Celtic oyuncusu Hesselink'in parmak bastığı nokta gibi '' Galatasaray'dan çok iyi bir teklif geldi fakat Şampiyonlar Ligi biletini alamadıkları için teklifi kabul etmedim. '' dedi.
Kayseri maçından önce Galatasaray'ın teknik direktör aramaya başladığı haberleri yayılmaya başladı hatta ilerleyen zamanlarda Alman basınında da bu haberler yankı buldu , yol yakınken bu birlikteliğin bozulması lazım çünkü iki tarafta birbirine zarar vermeye çoktan başladı. Fakat yönetimin şu konuda iyi düşünmesi lazım artık yapacakları hamle son kurşun olmalı gelecek hoca fazla tartışmaya açık olmadan gelip takımın başına geçmeli ve futbolcular saygı duymalı , futbol bilgisine oyun sistemine ayrıca bilgisinden şüpe duyulmamalı , böyle bir isim vardı Deschamps ama karşılıklı mutabakata bir türlü varılamadığı için o birleşme havada kaldı.
Son olarak Skibbe için Galatasaray fazla ağır geldi , taşıyamayacağı yükün altına girmeseydi herkes için daha iyi olurdu ve UEFA'da alınacak bir ters skor her şeyi yerle bir edebilir eskiden hocanın taktiğini beğenmezse oyuncular işe müdahale eder sahada kendileri dizilişlerini ve oyun düzenini ayarlarlar derdi Hagi ama futbolcular bile ne yaptıklarının ve yapmaya çalıştıklarının farkında değiller onları da toparlayacak bir isim lazım.
Skibbe tribünler tarafından bile hazmedilemedi ki futbolcular dediklerini dinlesinler , en son Denizli maçında Mehmet Topal'ı çıkardığı anda aldığı tepkide ortada , en büyük sorun teknik direktörün seyirci tarafından kredibiletesinin olmamasıdır.
Yeniden bir Alman teknik direktör aranıyor artık bu sevdadan vazgeçilmesi lazım , teknik direktörün milliyeti değil oynattığı oyun felsefesi önemli eski Alman teknik direktör modası geçti artık modern futbolla ters düşüyor çoğu , şu genç Alman'a verdiğimiz şansı Abdullah Avcı'ya verseydik acaba bundan kötü olur muydu?
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder