11 Eylül 2008 Perşembe

Takke Düştü Görünmeyen Kalmadı



Ermenistan maçı yazısında deplasmanda oynadığımız futbolu tekrarlarsak çok zorlanacağımızı söylemiştik ama gördük ki o kadar bile futbol oynayamadık.

Dört maçtan oniki puan yapmak çok yakın bir hedefken lastik ikinci maçta patlayıverdi ama öyle böyle değil , hakem penaltı noktasını göstermese ne olacaktı açıkça belliydi. Bu kadar kötü oynanır mı diyorduk ama daha kötüsünü de gördük.

Maça fena başlamadık diyecektik ama takımın ateşliyicilerinden Tuncay sakatlanınca Belçika takımı hemen suyu üstümüze boşalttı ve bizim ateşimizi söndürdü. Ondan sonra hiçbir şey yapmayan bir milli takım organizasyonu vardı , hangi takımda oynarsa oynasın Arda'nın tek başına maçı kurtarma hamlesinden başka bir şey göremedik. Galiba Arda'nın da kaderi bu teknik direktörlerin kayıtsız kaldığı anda kendisinin devreye girmek zorunda kalması.

Bir dip not eklemek lazım Ermenistan maçında Halil niye alınmadı demiştim ama sahada öyle bir Altıntop vardı ki kenarda oturması daha hayırlı olur , neredeyse maçın başından sonuna kadar oynayan Altıntopların Halil olanı hep şikayet etmeyi bırakıp biraz rakip kaleye konsantre olmalı.

Volkan'a da biraz değinirsek hep aynı tarzda golü yiyor , havadan gelen topu seyrediyor içeri düşene kadar keyfini bozmuyor bir hamle yapması lazımken nasıl bir kurgu varsa kafasında topa dokunmuyor . Oysa geriye doğru sıçrasa çok rahat çıkarabileceği bir top ve sadece bu maç için değil, Fenerbahçe'de de aynı hataları yapmaktan çekinmiyor.

Emre ise yine aynı istekli ama gücü yok bir kaç dakika parlıyor sonra ortada yok , aldığı topların çoğunu ya kaptırdı ya da topu doğru dürüst kaldıramadan rakibin kafasına attı. Bir de sol tarafa değinmek lazım Çağlar orada oynadı ama hücum yönünden eksik kaldı , çok heyecanlıydı arasıra hatalarda yaptı ama ikinci yarı oyuna girmesi gereken adam Uğur Boral'dı. Hücum anlamında golü attım işim bitti diyen Belçika karşısında sağlı sollu tokatlar atmamız gerekirken Terim bunu tercih etmedi.

Şimdi oyuncuları tek tek analiz etmeyeceğiz tabi , biraz Fatih Terim'e bakalım. Sinyor Terim garip oyuncu tercihleriyle ve değişiklikleriyle bakın ben neler yapıyorum demeye getiriyor işi , hadi Çağlar'ı oynattı Boral'ın defans yönü kuvvetsiz diye ama ikinci yarıda neden oyuna sürmedi ? Terim'im böyle değişik yönleri var Frank De Boer bile çoğu kez eleştirmişti Galatasaray yıllarında '' Önümdeki kurgu böyle olursa ben bir şey yapamam'' diye ama Terim bildik Terim her zaman olduğu gibi bildiğini okudu.

Emre ısrarı gerçekten çok anlamsız akrabam değil diyor ama kendi çocuğu gibi davranıyor , medyanın önüne atmayayım diye kötü oynayan adamı doksan dakika sahada tutuyor. Terim dün oyuna gerektiği gibi müdahale edebilseydi bu kadar kötü oyuna rağmen yine kazanabilirdik ama Fatih hoca kötüyü daha da kötü yapıp kazanmayı seçiyor.

Terim'in artık sevimliliği kalmadı hem de Avrupa Şampiyonası biteli fazla olmamasına rağmen , dün Belçika 'nın teknik direktörü ile bu kadar uğraşmamalıydı , zaten Belçika'nın istediği buydu belki de Terim'i gerip onu saçma sapan tercihler yapmaya yöneltmekti. Zaten Fatih Terim'de bu işlere yatkın olduğu için geri çevirmedi.

Fatih Hoca'nın artık kulüp takımı çalıştırması lazım çünkü kredisi yavaş yavaş tükenmeye başladı , hele en son bir spor yazarına telefon açıp küfür etmesi sonun başlangıcı oldu.

Hiç yorum yok: