17 Ağustos 2008 Pazar

Michael Skibbe



Bilindiği üzere Şampiyonlar Ligi 3.Ön eleme ilk maçları tamamlandı ve ekiplerimiz kendilerinden daha az kaliteli takımlar karşısında beraberliği zor kurtardılar. Fenerbahçe’nin aldığı skor anlayışla karşılanabilir çünkü rakip cehennemi bir deplasman olan Partizan.

Diğer tarafta ise Ali Sami Yen Stadında avantaj yakalaması beklenen Galatasaray takımının ilginç bir oyunu ve kadrosu var. Skibbe nasıl bir analiz yaptı ise hazırlık maçlarında sağ tarafta oynattığı Barış ve Sabri'yi birden kenara almış yerine hiç hücumu olmayan Emre Güngör'ü koymuştu.

Tabi ilginçlikler bununla sınırlı kalmadı saatli bomba Emre Aşık (her ne kadar fena oynamadıysa) Servet ile yan yana diğer tarafta Meira ön libero, herhalde en son dünya kupasında seyrettiği Hasan Şaş ile başladı.Bunları yaparken neler düşündü acaba merak ediyorum çünkü Ali Sami Yen Stadın da rakibi boğmak ve kendi yarı alanına hapsetmek sarı kırmızılı ekibin senelerdir en iyi yaptığı iş fakat nedendir bilinmez Galatasaray bir anda deplasman takımı gibi çıktı sahaya.

Skibbe'nin Aykut tercihini fazla tartışmıyorum çünkü De Sanctis formsuz ise yapabileceği başka bir şey yok fakat defans kurgusu tam bir felaketti hani beş stoperle çıktı diye söyleniyor ya o da fazla ilgimi çekmiyor Meira'yı araya iyi paslar atıp oyunu ve Lincoln'ü rahatlamak için o bölgede oynattı ama oyun tarzı hiç bu şablona uygun görünmüyordu.

Steaua Bükreş maça başladı, hemen defansın arkasına top atarak maçın nasıl geçeceğini aşağı yukarı gösterdi dakikalar 1.30'u gösteriyordu ve zor bir gece olacağı belliydi. Ondan sonra gelişen olaylar ise çok ilginç Aykut hani ''Buffon veya Cech gelse yerimi bırakırım '' diyen çocuk rakibin kafasına anlamsız bir top nişanlıyor ve golü yediriyordu.

İkinci golde ilginç bir şekilde Steaua'nın maçtan önce çalıştığı yan top ve taç organizasyonundan geldi, tesadüf ya beş tane stoperden hiçbiri topa vuramadı ve arkaya seken top bir anda Nicolita'nın volesiyle ağlara gitti ama kenarda maçı izleyen milyon dolarlık adam bir Avrupa Kupası maçında 2-0 geriye düşmenin ne demek olduğu bilmediğinden dolayı olacak maçı ilk yarı bitene kadar olağan seyrine bıraktı.

Bu arada Tromso maçını hatırlatan bir karambol ve Nonda'nın golü geldi bununla beraber Galatasaray takımının her etkili atağında Arda Turan vardı sanki birilerinin tek planı Arda al geç ortala gibiydi. Dakikalar dakikaları kovaladı karşılıklı pozisyonlar geldi gitti ve ilk yarı bitti.

Mehmet Topal hamlesiyle Skibbe oyunu okuyan bir teknik adam görüşümüz vardı ki Erhan Şentürk denemesiyle Kalli'nin yokluğunu aratmayacağını gösterdi. Kamp programında Erhan Şentürk'ü sağ bek bile oynatan 65 doğumlu Alman bu maçta onu kurtarıcı olarak almıştı hem de kenarda Ayhan gibi forvet olmasa da Antep yıllarında hücuma dönük oynayarak Beşiktaş takımına astronomik rakamlarla transfer olmuş bir ismi hiçe sayarak.

Aslında onu aldı bunu çıkardı meselesine de fazla takılmamak lazım yine Arda Turan yine Nonda ve tek bir organizasyon ile doğaçlama bir gol skor berabere ama ondan sonraki dakikalar tam bir ibret görüntüsü.

Galatasaray takımı Ali Sami Yen Stadında ne Real Madrid'ler Man.United'lar Milan'lar gördü ama hiç bu kadar deplasman takımı gibi oynamamıştı ama şuna hak verebilirim Lincoln oyunda 10 kişiye düştü Erhan'ı aldı oyuna 9 kişi kalmış gibi olunca sahada herhalde skoru koruyayım psikolojisine büründü.Bu kadar senedir üç büyük takımların Avrupa maçlarını izliyorum fakat Galatarasay 5-0 yenildiği Chelsea maçında bile böyle bir şablonla oynamamıştı.

Aslında iyimser bakmak istersek en kötü haliyle bile Galatasaray rakibine iki gol attı ya iyi bir performans ve tam kadro ile sahaya çıksaydı neler olacaktı diyebiliriz ama teknik direktör aynı isim hala ne yapacağız şimdi ya yanında olan adamlar ellerini açıp böyle olmaz diyecek ve ne için orada durduklarını hatırlatacaklar veya olmaması gereken olup işin içine yönetim girecek.

Aslında Skibbe'nin transferini tartışmak lazım ilk başta sanki, sondan başladık ama güncel mevzu buydu. Öbür taraftan bakalım Harry Kewell, Lincoln, Meira,De Sanctis gibi isimlerin olduğu bir kadro Skibbe gibi bir teknik adama emanet edilir mi? Bence edilmez edilmemeli bu kadar para harcanıyorsa ona yakışan teknik adam getirilmeli ama Galatasaray'ın son sezonlarda ki tercihleri bir felaket durumda gelen bir seneyi bile zor çıkartıyor.

Şimdi itirazları duyuyorum Skibbe Völler'in yardımcısıydı falan diye ama bazı yakın arkadaşlık ve dostluklar sayesinde oraya oturduğunu gören yok galiba, buna ek olarak Almanya tarihinin en rezil oyunlarıyla finale kadar geldi hatta biz Brezilya ile oynarken ''Almanya karşımıza gelse kesin final oynardık'' sesleri medya aracılığıyla yükseliyordu.Yardımcı teknik adam üst kademesi ile tartışmaz ve kavga etmezse onun görevi sadece sıfat olarak kalır daha da ileriye gidemez.

Skibbe her gittiği takımda hiçbir zaman iki seneyi tamamlayamamış bir isim ve ortaya koyduğu bir damga yok hani gelmeden önce takımını atak oynatıyor gol rekorları kırdırıyor denmişti ama Steaua maçında öyle bir şey görülmedi ya da hala Leverkusen ile Sami Yen'de olduğunu sanıyordu.

Eğer Skibbe bu kadro ile oynamakta ısrar ederse Türkiye Ligi içinde rezil olur iki forvetle çıkmadığı her maç beraberlik hanesine bir fazla rakam olarak yazılırsa geçen sene Fenerbahçe'nin şampiyonluğu kaybettiği gibi bir durumda kalmaz ilk dört şansı bile ciddi biçimde sallantıya girebilir. Elinde olan kadroyu ona en iyi anlatması gereken ve yanlışlarını , kimin nerede daha iyi verim verebileceğini Ümit Davala'nın da göstermesi gerekir aksi takdirde Alman teknik adamın sonu ilk on hafta içerisine bile kalmadan netleşebilir, hele Galatasaray Steaua'ya elenir büyük maddi kayıplara uğrarsa ki ümit yok aynı zihniyetle sinirler gerilir ve yeni teknik adam arama çalışmaları son sürat başlar.

Michael Skibbe ne zaman takımı saldırgan ve atak oynatır o zaman ilah olur alkışlanır ama böyle devam ederse yeni forvet gelirken ancak gelişini havaalanında görür gibi geliyor. Bir an önce doğruları bulması ve Türk futbolunun ihtiyacı olan puanları kazandırması lazım yoksa bu kadar Avrupa gündemine gelen transferler satırlarda kalacak , çoğu Şampiyonlar Ligi hayaliyle gelen oyuncular huzursuzlanmaya başlayacaklar.

Aslında Didier Deschamps böyle bir kadro elinde olacağını bilse yüksek transfer bütçesinde diretir miydi bence diretmezdi ama o da kendi adına şimdi nasıl bir yanlış yaptığının farkındadır çünkü Galatasaray şu an tam istediği karakterde bir takım ve kulüp.

Hiç yorum yok: