18 Ağustos 2008 Pazartesi

Batman Gece Karanlığında Havalandı


Atletico Madrid'ten Fenerbahçe'ye geldiğinde büyük işler başaracağını en azından Türkiye Ligi için gol patlaması yapacağını ve rekorları alt üst edeceğini düşünüyordum. Fakat Kezman büyük bir hayal kırıklığı olarak Paris Saint Germain takımına kurtarıcı olarak transfer oldu.

İyi bir kariyeri olan Sırp yıldız oyuncu PSV'den sonra Chelsea'ye giderek kariyerinde tavan yapmıştı ama ondan sonra yaşadığı düşüş gerçekten çok üzücü olmuştu. Mateja Kezman'ın Chelsea'de oynama istediği kendisi açısından iyi fakat kariyeri açısından oldukça kötü bir seçim oldu ve belki de sonun başlangıcı oldu.

Hani bazı oyuncular vardır ya bir takımda oynarlar harikalar yaratırlar başka bir yere giderler adlarını unutacak dereceye geliriz işte o tarz oyuncuların son senelerde arttığını görüyoruz. Kezman, Lincon, Marcelinho ve Ailton bunlara en yakın örnekler olarak görünüyor ama bu örneklerin yanında çok az para alıp müthiş işler yapan isimlerde var , aslında yukarıda olan isimler iyi paralar kazanıp fazla bir katkı koymayan kayan yıldızlar konumunda.

Batman geldiği sezon en az 20 - 25 gol atmasını beklediğim bir isimdi hele hele Van Hooijdonk gibi bir stardan sonra bizleri en çok heyecanlandıran isimdi ama zaman geçtikçe onun burada ki aşısının tutmadığı gözlendi , hep sorun oldu ve şu an için en büyük handikapı karşısında Zico gibi anlayışlı ve sabırlı bir teknik adamın olmaması.

Zaten yönetim ve Fenerbahçe taraftarının da artık sabrı taşmıştı , Batman'in bir anca takımdan ayrılması için dua ediyorlardı. Kezman yerine alınacak bir çapa tabir edilen ön libero Fenerbahçe'ye çok şeyler katacak ve Avrupa'da bir sezon sonra başarısının tesadüf olmadığını gösterecekti.

Kezman'ı nasıl hatırlayacağız önemli olan budur. Çoğu kişi bomboş kaleye topu yuvarlayamamasıyla , kaçırdığı gollerle , adam geçememesiyle ve fizik gücünün düşüklüğüyle hatırlayacak. Ama ben bu kolay yönü seçmek istemiyorum en azından fazla bir katkısı olmasa da ligimize gelen bu tarz isim bir oyuncuyu yerlere vurulurken görmek istemiyorum , Mateja'yı İnönü'de attığı gollerle ya da Gerets'e lafını yutturduğu maçtaki karelerle Sevilla ve Anderlecht maçlarında kiliti açan oyuncu olarak hatırlamak istiyorum.

Ama beklentileri karşılayamadığını ve Semih'in önünü kestiğini , Fenerbahçe'nin hücum gücünü düşürdüğünü de görüyordum. Her şey insanın kafasında bitiyor eğer Kezman biraz isteseydi kendisi için dezavantaj oluşturan bir sürü olayı kendi lehine çevirebilirdi , tribün ile arasında olan kopukluğu giderebilirdi.

Hatırlayalım Deivid ilk zamanlarında saç baş yolduruyordu ama öyle bir noktaya geldi ki Fenerbahçe takımı ilk onbiri kafalarda canlanırken onsuz başlayamıyordu. İşte iki oyuncunun arasında olan fark burada ortaya çıkıyor biri pes etmedi , çalıştı ve tribünlerin ilk zamanlarda sırt çevirmesine rağmen sonradan sevgilisi oldu diğeri ise kolay yolu seçti ve benden bu kadar diyerek üstüne bir şey koymadı.

Ama iyisiyle kötüsüyle TSL'den bir star daha geçti ve ligin kalitesinin artmasında , tanınmasında dolaylı da olsa katkısı oldu. Şimdi Le Guen'li Paris Saint Germain'de oynayacak bakalım orada ne yapacak , ileride tek başına oynadığında yine yerlere düşüp başını öne eğerek koşmaya devam mı edecek yoksa bir hevesle kadrosuna yıldızları katan PSG takımının ve çılgın taraftarının ilahı mı olacak, bekleyelim görelim.

Hiç yorum yok: